“Acil kredi lazım” ya da “Acil para lazım” anahtar kelimeleriyle internette arama yaparsanız, karşınıza kredi danışmanlığı adı altında faaliyet gösteren yüzlerce gizli tefeci çıkacaktır. Hepsinin ortak hedefi; kredi alma olanağını kaybetmiş kişilere yüksek faizle borç vermek…Tahsilat güvenceleri ise borçlunun emekli maaşı, kredi kartı, kefil ya da sattıkları ürünün üzerine koydukları ipotek…
Bu gizli tefeciler, kurdukları tuzakların yasal görünüm taşımasına büyük özen gösteriyorlar. Bu tezgâhların birçoğunu dinlemiş olabilirisiniz. Ben de yaşanmış bir örneği paylaşabilirim…
Yıllar önce banka kredisini ödeyemeyerek takibe düşmüş bir emekli, bankalardan kredi alma olanağı bulunmadığı için internet üzerinden “acil kredi” arıyor. Karşısına çıkan seçeneklerinden biri ile telefon görüşmesi yapıyor ve derdine çare olacaklarını düşünerek İstanbul’daki şirket merkezine gidiyor. Orada kendisine tanesi 6 bin TL’den mobil telefon satıyorlar ve aynı anda 1900 TL’den geri alıyorlar. Sattıkları telefon karşılığında imzalattıkları senetleri de yanlarına alarak borçlandırdıkları kişileri gruplar halinde İcra müdürlüğüne götürüyorlar. Burada emekli maaşının tamamını 11 ay süreyle bağlayacak şekilde taahhütname imzalatıyorlar. Böylece verdikleri toplam 11.600 TL karşılığında 11 ayda 24.000 TL tahsil etmiş oluyorlar. Bu vatandaşımızdan ayrıca 500 TL taahhüdün kaldırılması için para kesmeyi de ihmal etmiyorlar.
Biliyoruz ki, kimine telefon, kimine otomobil, kimine elektrikli ev aletleri satarak gizli tefecilik yapanlar özellikle borç sarmalına düşmüş çaresiz kişileri tuzaklarına çekmeyi başarıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın faizsiz finansman konusunda gösterdiği samimi çabanın değerlendirilmesi gerekir. Bu nedenle çözüm konusunda bazı önerileri dile getirmeyi görev biliyorum. Kanaatimce bunlara karşı iki önlemi birlikte almamız gerekiyor.
Öncelikle alışverişin arkasına gizlenmiş tefecilik faaliyetleri mali suçtur. Bu iki kişi arasında geçen ticari faaliyet değildir. Mali suçlarla ilgili işlemlerin Adliye koridorlarında, İcra dairelerinde işlenmesi ayrı bir garabettir. Ayrıca internet ortamında “acil kredi” yazdığınızda bu şebekeleri bir çırpıda bulmanız mümkün. Burada Mali Suçları Araştırma Kurulu’na iş düşüyor. Dahası Cumhuriyet Savcılarına büyük görev düşüyor.
İkincisi “mahalle borç sandıkları” kurarak borç sarmalından çıkmayı başaramayan çaresizleri kurtarmamız mümkün. Emekli maaşını taahhüt ederek borcunu ödeyebilen biri elbette faizsiz borcu daha kısa sürede ödeyecektir.
Mahalle borç sandıkları faize bulaşmış ya da bulaşma riski yüksek bireylerin elinden tutacak, onları düzlüğe çıkarıncaya kadar yanlarında olacak İslami ölçülerle hareket eden dayanışma kurumudur.
Mahalle borç sandıklarının kuruluşu bağışçılar ve bu amaçla kurulmuş Para Vakfı tarafından gerçekleşecektir. Mahalle borç sandıklarından sadece gerçek kişiler yararlanacaktır. Şirket veya işyerlerine borç verilmeyecektir. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarından yardım alan kişilere borç verilmeyecek, ancak karşılıksız yardımda bulunulacaktır. Borç verme limiti kişinin gelir testi yapılarak belirlenecek ve toplam gelirinin % 70’ini geçmeyecektir. Bir kişiye verilecek borç limiti toplanan kaynağın %5’ini geçemeyecektir. Borcun vadesi en fazla 24 ay olup, ödeme takvimi kişinin talebine göre 3 aylık dönemleri geçmeyecek şekilde planlanır. Borçlanan kişi, borcunu ödemeden yeniden borçlanamaz. Borcunu ödeyemeyen kişiye kefil göstermesi halinde ek süre verilebilir. Bu ek süre 60 günden fazla olamaz. Borçtan dolayı her ne ad altında olursa olsun, ek maliyet yüklenemez. Borç tutarı gerekirse kefalet sandığına veya bir alacak sigortasına sigortalanabilir. Bankadan kredi kullanan kişilere kredisini kapatmak taahhüdüyle borç verilir. Para Vakfı, Mahalle ve Köylerde kurulacak Borç Sandıkları aracığıyla borç verir. Borç Sandıkları seçim sandık çevresi esas alınarak belirlenir. Yaklaşık 200 kişiye bir Borç Sandığı kurulur. 200 kişinin altında kalan köy ya da mahallelerde yakın çevreyle birleştirilerek bu sayıya ulaşılır.
Borç sandıklarının mütevellisi, o mahaldeki bağışçılardır. Her yıl Ramazan ayında Mütevelli heyet yeniden oluşturulur. Mütevelli heyet; en yüksek 5 bağışçı ile 1 imam, 1 öğretmenden oluşur. İmam ve öğretmenler isteğe bağlı olarak çağırılır. Mütevelli heyet muhtarlıklarla iletişim halinde olur. Mütevelli heyet toplantıları ayda en az bir kez yapılır. Mütevelli heyet toplantılarına üç kez katılmayan üye yerine yedek üye davet edilir. Her İl’de bir Vakıf Şubesi açılır. Vakıf şubesi sandıkların işleyişini denetler. Borçlanmak isteyen kişiyle ilgili talep, Vakıf tarafından onaylanması halinde işleme konabilir. Sandığın kuruluş sermayesinin en fazla 2/3’ü Vakıf, 1/3’ü mahalli bağışlardan oluşturulur. Her sandığın sermayesi 30 bin SDR’dir. Borç senedi, Bakara Suresi Ayeti gereğince şahitler huzurunda imzalanır. Ödenmeyen borç senetleri için mütevelli heyet onayıyla yasal takip yapılabilir. Ödeme zorluğu çeken kişilerden aciz vesikası olması halinde borç silinir. Borç sandığı bütçesi yıllık olarak yapılır. Ramazan Ayı başlangıcı yılın miladıdır. Her ay sonu itibariyle gelir tablosu ve bütçe gerçekleşmeleri hazırlanır. Borç Sandıkları aynı ilçe içerisinde olmak kaydıyla birbirlerine borç verebilirler. Vakıf tarafından verilen kuruluş sermayesi, 5 yıl içerisinde yıllık eşit taksitler halinde Vakfa iade edilir.
Ne dersiniz? Bu sandıkları kurabilir miyiz?