Savunma sanayi alanında faaliyet gösteren ABD’li dev şirketlerin borsadaki hisse değerlerindeki artışa bakılırsa bu sorunun cevabı; kesinlikle evet. Silah endüstrisi hisselerinin özellikle 2011’den sonra NYSE (New York Borsası) genel endeksinden ayrışarak çok daha fazla değer kazanması bu kaygıyı pekiştiriyor.
Malum, Dünya’ya yön veren ülkelerin başında ABD geliyor. Bunun en önemli nedeni 2. Dünya savaşını kazanması. Ancak, bu başarının sırrı sadece savaş kazanmakla açıklanamaz. Aynı zamanda barışın inşasıyla da ilgilenmiş olması, ABD’yi dünyanın egemen gücü haline getiriyor. ABD savaşta ve barışta etkin rol almaya her zaman hazır bir ülke. Bu yüzden insanlığın sonunu hazırlayan uluslararası kuruluşların merkezi olduğu kadar, iyi yönde çaba harcayan uluslararası kuruluşların da merkezi konumunda… ABD’nin dünyadaki ağırlığını belki de bu çelişkili yapıyı birlikte barındırma yeteneği artırıyor.
Ekonomisini yönetemeyen ülkeleri IMF ile dize getirirken, krizden bunalan geniş toplum kesimlerine Dünya Bankasıyla yardım ulaştırması bu ikili yapıya örnek gösterilebilir. Yine NATO ile oluşturduğu savaş paktını BM Güvenlik Konseyinde dengelemesi ve 50 Milyar dolar savunma anlaşması yaptıktan sonra Filistin konusunda İsrail’i BM’de sıkıştırması, Amerikan düalizmine örnek gösterilebilir.
Amerika, birinci ve ikinci dünya savaşlarını başlatmasa da sonradan katılarak savaşların yönünü değiştirdi. Sanırım bu kez doğrudan ve büyük bir saldırıya hazırlanıyorlar. Obama döneminde bu saldırının tüm koşullarını oluşturdular. Ne yazık ki, savunma endüstrisine yaptığı harcamalar bunun trajik göstergesi…
ABD’li silah şirketlerinin hisse değerlerindeki artış neyi ifade ediyor?
Borsa yatırım fonları, şirketlerin mali tablolarını analiz ettikleri gibi yatırım kararlarını ve alacakları siparişleri de değerlendirirler. Hisse senedinin geçmişteki hareketleri de teknik analizlerle hesaba katılarak hissenin fiyatı oluşur. Ancak hisse fiyatının genel borsa endeksinden ayrışması, mali ve teknik analizden çok, gelecekle ilgili yatırım ve satış hacmindeki değişikliklerin sonucudur. Borsa da hayaller alınır, gerçekler satılır. Acaba yatırım fonları ABD silah endüstrisi hisselerine yatırım yaparken sizce hangi hayali satın almış olabilirler?
ABD savunma harcamalarının büyük bölümünü karşılayan on dev şirketin özellikle 2011 yılından itibaren genel endeksten koparak yükselişe geçmesi, bu şirketlere yatırım yapanların savaş hayalini satın aldıklarını gösteriyor.
Burada New York Borsası’ndaki savunma sanayi şirketlerinden Lockheed Martin’i örnek olarak vermem konuya ışık tutmaya yetecektir. Şirket ABD ordusunun bel kemiği niteliğinde… Son olarak beşinci nesil F35 savaş uçağı ile dikkatleri üzerine çekti. Gelirinin %95’ini ABD Savunma Bakanlığı, ABD Federal Hükümet büroları ve yabancı askeri kurumlardan elde ediyor. 45 Milyar dolar yıllık net geliri olan şirkette 140.000 çalışan bulunuyor.
Dileyenler bu linkten diğer silah devlerinin borsa hareketlerine bakabilirler. https://www.thestreet.com/topic/21701/top-rated-equity-aerospace-defense.html
ABD soğuk savaş, sıcak savaş, örtülü açık tüm savaş koşularına her zaman hazır bir ülkedir. Tüm uzantılarıyla dilediği ülkede karışıklık oluşturabilir. Artık bunları herkesin bilmesi gerekiyor. Meselemiz bizim gibi ülkelerin bu şeytanlıkla nasıl başa çıkacağıdır?
ABD silah endüstrisinin geldiği noktayı henüz geliştirdikleri silahları kullanmadıkları için bilmiyoruz. Ancak, her geçen gün nano teknoloji ve bilişim sektörleriyle destekledikleri silahların etkisini artırdıklarını tahmin etmek güç değil. Uzaya yaptıkları yatırım başta olmak üzere aramızda ciddi mesafe olduğu açık. Belki Rusya ve Çin gibi ülkelerin savunma harcamaları ABD’nin ulaştığı noktaya yaklaşmalarına olanak sağlamıştır. Ama bu ülkelerin bile ABD’yle savaşmak için yeterli olduğunu düşünmüyorum.
ABD’nin çıkaracağı savaş nasıl engellenebilir?
Ortadoğu ekseninde, Suriye odağında kızıştırmak istedikleri büyük savaş Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın basireti sayesinde önlendi. Bunda Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin’in de büyük rolü var. Suriye’de ABD’nin kışkırtmasıyla Türkiye ve Rusya karşı karşıya getirilmek istendi. Bu çok açık… ABD düalizmi bunu inkâr etse de Putin’in serinkanlı tutumu sayesinde savaştan döndük. Şimdi iki ülke arasındaki işbirliği barışın tesisinde büyük rol oynuyor. Tarih Erdoğan ve Putin’i takdirle anacaktır.
Belki iyimser bir görüş olacak ama kısa vadede yapılacak en doğru şey, yazımın başında değindiğim ABD içindeki iyilerden yararlanmak. ABD’yi durdurmanın yolu yine ABD’den geçiyor. ABD’deki barış yanlısı kuruluşları uyarmanın ve orada kamuoyu oluşturmanın denenmesi gerekiyor. Bunu İran Dini Lideri Hamaney Amerikan gençliğine mektup yazarak deniyorsa biz de denemeliyiz. Keza Putin New York Times’a makale yazarak deniyorsa, Sayın Cumhurbaşkanımız da denemeli. Bütün ülkelerin liderleri seferber olmalı. Amerikan kamuoyu etkilendiği takdirde savaşı önlenebilir. Kamu diplomasisine en çok gerek duyulduğu bir dönemden geçiyoruz. SETA gibi kuruluşların ABD başta olmak üzere çok daha etkin kullanılması gerekiyor.
Umuyorum ki, savaşa yatırım yapanlar avuçlarını yalarlar. 2017 yılının huzur ve güvenin yeniden tesis edildiği barış yılı olmasını diliyorum. Şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifa diliyorum.