Faizli kredi piyasasından, faizsiz piyasa kredisine…

İlk adım: Faizsiz Elektronik Çek

Faiz konusunda eleştiriyle yetinmeyip alternatif çözüm üretmemiz gerektiğini düşünen biri olarak, uzun yıllardır üzerinde çalıştığım araştırmaları ve piyasa gözlemlerimi ekonomi yönetiminin istifadesine sunmayı ve kamuoyunun bilgi dağarcığına küçük de olsa katkıda bulunmayı görev addediyorum.

Önce bakış açımızı değiştirecek bazı bilgiler vereceğim… Kullandığımız kredi tutarının bugün itibariyle 2,5 trilyon TL olduğunu ve buna karşılık yılda 370 milyar TL faiz ödediğimizi önceki yazımda belirtmiştim. Oysa en az bu tutarda çek, senet ve açık hesapla borçlanıyoruz. Bu tür borçlanmada “banka” yerine “piyasa” kredisi kullanıyoruz. Şimdi gelin hep birlikte piyasa kredisinin boyutlarını daha detaylı inceleyelim ve buradan üreteceğimiz faizsiz finans modeline göz atalım…

Firma bilançolarına bakıldığında; çek, senet veya açık hesap olarak nitelenen ticari borçların firma varlıklarına kaynak teşkil ettiği görülecektir. Bu sebeple; sağlam bir geçmişi, güçlü itibarı olan köklü firmalar banka kredisi yerine piyasa kredisiyle işlerini yürütebilmektedir. Ama KOBİ’ler ve henüz yeni kurulan firmalar bu şansa sahip olmayabilirler. Bu yüzden geliştireceğimiz çözümün bu kesimleri kapsaması büyük önem taşıyor. Bunu başarabilirsek bir yandan üretim maliyetlerimizi diğer yandan banka kredisinin sistemdeki ağırlığını azaltabiliriz.

Bankacılık verilerine göre 2018 yılı itibariyle Türkiye’de kullanılan çeklerin tutarı 939 milyar TL. Bu tutar, piyasadaki toplam çek stokunun sadece ibraz edilen kısmı. Bununla birlikte hepimiz biliyoruz ki, keşideciler sıra vadeli çek düzenlemektedir. O halde vadesi gelmeyen çeklerle birlikte 2-3 trilyon TL tutarında çek stokundan söz edilebiliriz.

2018 yılı itibariyle keşide edilmiş çeklerin %97 ‘si ibrazında, %1’lik kısmı ise en geç 12 ay içerisinde tahsil edilmektedir. Geri kalan %2’lik kısmı ise icra takibine konulmaktadır. Nakdi kredilerde ise tasfiye olunacak tutar daha yüksek ve tahsil süreleri daha uzundur. Burada karşılaştırma yapıldığında görülecektir ki; nakdi kredilerde tasfiye edilecek oran %3 seviyesindeyken karşılıksız çekte bu oranı %2 seviyesindedir. 

Nakdi kredi hacminin 2,5 trilyon TL olduğu buna karşın piyasada keşide edilmiş çek stokunun da tahminen 2,5-3 trilyon TL olduğu dikkate alındığında, makro ekonomik dengelerin korunması ve ticaret hacminin geliştirilmesi için çek kullanımının güvence altına alınarak özendirilmesi en az kredi piyasası kadar önem taşımaktadır. Bu denli büyük bir finansal piyasanın, bilişim teknolojisiyle ve alacak sigortası ile desteklenerek daha da büyütülmesi mümkündür.

Yine bir önceki yazımda ümitsizliğe yer olmadığını, faizsiz alternatif finansman modellerinin yaşama geçirilmesi için yasal düzenleme ve nitelikli insan kaynağına ihtiyacımız olduğunu belirtmiştim. İşte size bir örnek: Elektronik çek yasası taslak olarak hazır. O halde ekonomi yönetimi yenilikçiliğin önünü açmalı, bu amaçla ihtiyaç duyulan yasal düzenlemeleri hızla hayata geçirmelidir.

Elektronik çek neler kazandıracak?

Öncelikle şunu biliyoruz ki, elektronik ortamda düzenlenen çekin tutarı banka ya da ilgili finans kurumu tarafından bilinecektir. Bu aşamada alacak sigortası sisteme girecek ve ödeme garantisi verilen çekin itibarı artarak, piyasa kredisi olarak kullanımı yaygınlaşacaktır. İşte size çek uygulamalarında güvence sorununu giderecek yeni bir ödeme aracı…

Bugüne kadar sorunumuz çeklerin karşılıksız çıkması değil miydi? Alacağını tahsil edemeyen firmalar borcunu ödeyemiyor ve ödeme güçlüğü teselsül ederek tüm sistemi olumsuz yönde etkiliyordu. Özellikle kriz dönemlerinde konkordato taleplerinin başlıca nedeni karşılıksız çeklerdi. Elektronik çek uygulaması hayata geçtiğinde karşılıksız çek sorunu bütünüyle gündemden düşebilir.

Aynı modeli elektronik senet uygulamasıyla da pekiştirebiliriz. Nasıl ki bankalar kredi kartına ödeme güvencesi sağlıyorsa, üzerinde yazılı tutarı denetleyerek elektronik çek yaprağına da ödeme garantisini verebilir. Bunun akla yatmayan bir tarafı var mı?

Öte yandan elektronik çek sayesinde bankalar bugünden daha çok komisyon elde edecektir. Örneğin çek müşterileri için yaptıkları istihbarat ve güncellemeler nedeniyle oluşan operasyonel giderleri önemli ölçüde azalacaktır. Zira arka planda anlık risk ölçen bir sistem çalışacaktır. Önemli avantajlarından biri de ciro işlemlerinin elektronik ortamda izlenebilmesi ve banka açısından işlem geliri elde edilebilmesidir. Elektronik çekin diğer yararı, kredi kullanımı yerine tekafül sistemini piyasaya kazandırmasıdır. 

Özetle; kredi piyasasını rahatlatmak, faiz nedeniyle ortaya çıkan kaynak maliyetini düşürmek için alacak sigortası (tekafül) ile desteklenen, piyasalara güven veren yeni bir ödeme aracını yaşama geçirmemiz mümkündür.

Gelecek yazımda kredi mağdurlarına değinerek alınması gereken acil önlemlere yer vereceğim.  

“Faizli kredi piyasasından, faizsiz piyasa kredisine…” üzerine 4 yorum

  1. Sayın vekilim yine döktürmüşsünüz.. Bu gidişle yazılar faizsiz iktisat tezlerine dönecek… Gerçektende faizsiz bir ekonomi olduğunu müslümanlar göstermek zorunda… Elektronik çek veya senet kullanan ve kullandıran iki kişi ve org. Üzerinden kullanılan kredi borcunu rakamlarla örnekleyebilirmiyiz..? Selamlar ve saygılar…

Bir yanıt yazın