Yorgan kısa ayak ne yapsın?

 

Sayın Ali Babacan, vatandaşın kredi kartı borcu çığ gibi büyüyüp, geri ödeme sorunları artınca, çareyi kredi kartına çeki düzen vermekte bulmuştu.  Kredi kartlarında geri ödeme zorluğu yaşanmasın diye asgari ödeme sınırını % 25’ten % 40’a yükseltmiş, taksit sayısını 9’a indirmişti. Böylece tüketim dizginlenecek ve vatandaş daha az borçlanacaktı.

Aslında doğru bir düzenleme yapılmıştı. Türkiye gibi gelecekten harcamaya alışmış bir ülkede, kredili alış veriş kolaylığının tüketim çılgınlığına dönüşmesi kaçınılmaz görülebilir. Ödeme günü gelip çattığında ise katlanan borçlar yüzünden kredi kartı mağdurları oluşuyor. Herhalde Kredi kartı mağduru lafını tek kullanan ülke biziz. Çek mağduru, kredi kartı mağduru…  Ayağımızı yorgana göre uzatamıyoruz vesselam. Bir bakıma yorgan mağduru… Yorgan kısa ayak ne yapsın?

İşte yapılan bu düzenlemeyle enflasyonun dizginlenmesinin yanı sıra kredi kartı mağdurlarının oluşmasının da önüne geçilmişti.

Ancak bu önlemlere esnaflar da Bankalar da sıcak bakmamıştı. Ne var ki, bizim bankacılık sektörü her yeni duruma süratle uyum sağlayarak kazancını korumayı başarır. Yine öyle oldu…

Ekonomi yönetimi kredi kartı taksit sayısını sınırlandıra dursun, Bankalar bu önlemleri boşa çıkaracak yeni araçları çoktan geliştirmişti. Hatta ekonomi yönetimi farkında olmadan Bankaların ekmeğine yağ sürmüş oldu.

Günümüzde taksit kolaylığı Bankalar tarafından sağlanıyor. Tüketiciler kredi kartlarıyla tek çekim yaptıklarında mağazalar yerine Bankalar taksitlendirme seçeneği sunuyor. Cep telefonunuza bir mesaj geliyor, alışverişinizde alamadığınız taksit imkânını Banka sunuyor. Tek fark aylık % 2 faizle…

Bankaların faizli taksitlendirme seçeneği bu örnekle sınırlı kalmıyor. Diyelim kredi ekstrenizin asgarisini yatırdınız. Bankanız size geri kalan borcunuzu yine aylık % 2 faizle taksitlendirme seçeneği sunuyor.

Oysa kredi kartının asıl amacı tüketiciye faizsiz taksitlendirme kolaylığı sağlamaktır. Bankalar bu işten sadece komisyon kazanmalıdır. Tüketiciyi bu yolla kredi müşterisi haline getirmeleri son derece yanlıştır. Ayrıca kredi kartlarına uygulanan faiz de çok yüksektir.

Aslında bu duruma müdahale etmesi gereken BDDK, tüm bağımsız kurullar gibi ikilem yaşıyor. Bir taraftan Bankalara sahip çıkmak zorunda… Zira zarar eden Banka, ekonominin genelini tehdit edebilir. Öte yandan tüketicileri korumak zorunda. Şimdi bu durumda Bankalara yaptırım uygulasa, sektör gelir kaybına uğrayacak. Sessiz kalsa, yüksek faizle kredilendirilen tüketici mağdur oluyor.  İşte bu yüzden Kredi kartları ve benzeri konularda siyasi iradenin devreye girmesi gerekiyor.