Evet yanlış okumadınız. İlk bakışta istatistiki bir hata gibi görünse de bu oran doğru. Meksika’da işsizlik oranı Türkiye’den yaklaşık 10 puan daha iyi durumda. Üstelik nüfusu 125 Milyon olmasına rağmen…
2006 yılında AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve daha sonra Başbakan Yardımcısı olan Prof. Dr. Nazım Ekren başkanlığında bize benzer ülkelerin ekonomi politikalarını incelemek üzere bazı ülke ziyaretlerimiz olmuştu. Bunlardan biri de Meksika’ydı. O dönemde istihdam politikalarını çalışan Milletvekili olarak dış ülke ziyareti öncesi ekonomik göstergeler üzerine bilgi toplamaya çalışıyordum. Meksika verileri oldukça şaşırtıcıydı. İşsizlik konusunda sadece bizden değil gelişmiş ülke ekonomilerinden de olumlu yönde ayrışan Meksika, nasıl bir yol izlemekteydi?
Gittiğimizde işsizlik oranlarında yakaladıkları başarının arkasında Meksika İş Bulma Kurumunun olduğunu gördük. İşsizlik oranını düşüren en önemli etken, genel teşvik politikasından ziyade her bir işsize iş bulma konusunda gösterdikleri özen ve geliştirdikleri sistemin kusursuz işleyişiydi. Sistem; emek arz ve talebini meslek, iş yeri, sektör ve bölge bazında uyumlu hale getirmeye çalışan aktif istihdam politikalarına dayanıyordu.
İşverenle işsizi buluşturma konusunda onlarca yöntem geliştirmişlerdi. Bunlar arasında; açık iş ilanlarını günlük ücretsiz gazetede yayınlamaları, iş fuarları düzenlemeleri, şehrin her köşesine kiosk (büfe) terminaller koymaları ve bunlar yetmezmiş gibi işsizleri telefonla arayarak bilgilendirmeleri bulunuyordu. Anlatılanlar Meksika’nın düşük işsizlik oranını açıklıyordu. Bunlar dışında daha çarpıcı önlemler de vardı. Örneğin bizim kriz dönemlerinde başvurduğumuz istihdam garantili ücret desteğini Meksika sürekli uygulamaktaydı. İş ve eğitim ilişkilerini daha koordineli yürütüyorlardı. Ama asıl önemli olan bütün bunları seferberlik ruhuyla yapmalarıydı…
Günümüzde Türkiye İŞ KUR benzeri politikaları uyguluyor. Belki yıllar önce atılması gereken adımları atmakta geciktiğimiz için alınan önlemler yeterli gelmiyor ve zamana ihtiyacımız var. Bununla birlikte böylesine önemli bir sorunun kaynağına inmemiz ve daha yapısal çözümler üretmemiz gerekiyor.
Meksika’da izlenen istihdam politikalarının başarısı biraz da ülkenin rekabet gücünden kaynaklanıyor. Meksika dünya rekabet sıralamasında 48. Sırada ve Türkiye’den 13 sıra önde. O halde rekabetçi ülke olmamızı sağlayacak mikro ekonomik politikalara eğilmemiz önem taşıyor. Türkiye makro ekonomik istikrarını mikro ekonomik birimlere dayandırmadığı sürece sağlıklı ilerleyemez. Özellikle dışarıdan yapılan müdahaleler sonucu her şey bir anda bozulabilir. Nitekim bağımsızlık mücadelesi verdiğimiz bu dönemde bizi en çok ekonomiyle tehdit etmiyorlar mı?
Sonuç olarak, rekabetçi olmanın gereklerini yerine getirmekten başka çaremiz yok. Firmalarımızın değerini bilmeliyiz. Onların taşıdığı vergi ve faiz yükünü hafifletmek için Hükümetimizin aldığı önlemler yerindedir. Daha çok girişimciye ihtiyacımız var. Sadece işçilerimizi değil girişimcilerimizi de eğitmeliyiz. Her zaman önerdiğimiz gibi faizsiz borçlanma araçlarını geliştirmeli, girişim sermayesi ihtiyacını karşılamalıyız. Böylece Teknokentlerimizde bulunan yeniliklerin ülkemizde ticarileşmesini sağlamalıyız.
Hükümetimiz uygun görürse Teknoparklara Girişim Semayesi Yatırım Ortaklığı yetkisi verilebilir. Böylece buralarda üretilen yenilikler havada kalmaz ve en kısa sürede ticarileşir.
Makro ekonomik dengelerin mikro ekonomik dengelere dayanması gerekir fikrinizi çok beğendim vekilim..
Bu konu Tarım sektöründe çok iş yapar… Hayvancılıktan örnek vermek istiyorum… Büyükbaş hayvancılık işletmeleri 10-100 baş/işletme arasında desteklenmelidir.. 10-50 arasına yoğunlaşılmalıdır… 3000 baş hayvanı olan bir işletmenin 100 aile çiftçisini de tehdit ettiğini lütfen görelim… Makro işletmelerimizde olmalı tabii ancak küçük aile işletmelerini yok etmiyecek boyutta olmalıdır.. Selam ve dua ile hayırlı işler diliyorum..