Teşekkürler Moody’s

Teşekkürler Moody’s
Bizi bir dertten kurtardın. Not artırdığın günden beri Hasan Cemal gibileri ha bugün ha yarın notumuzu düşürmeni bekliyordu. Nihayet kararını verdin.
Ancak…
Not artırdığında asgari ücret 800 TL’ydi, notumuz düştüğünde 1300 TL…
Not artırdığında cari açık yüzde 10’lara çıkmıştı, not düşürdüğünüzde yüzde 4,5’lara indi…
Not artırdığında faizler yüzde 5’lerden yüzde 12’lere tırmanmıştı, not düşürdüğünde 12’lerden 7’lere düştü…
Not artırdığında emekli maaşlarına zam yapamamıştık, not düşürdüğünde emekli maaşları hayli arttı.
Not artırdığında gezi eylemleri başlamış, köprü baraj yapılması engellenmek istenmişti, not düşürdüğünde Yavuz Sultan Selim, Osman Gazi Köprüleri hizmete açıldı…
Not artırdığında FETÖ’ cüler at koşturuyordu, not düşürdüğünüzde temizleniyor…
Notumuzu artırdığında kredi kartı taksit sayısı 9’a düşmüştü, şimdi taksit sayısı artıyor…
Hükümet bütçe fazlası veriyor, Moody’s not indiriyor,
Hükümet otomatik bireysel emeklilik fonu kurarak tasarrufları artırıyor, Moody’s not indiriyor,
Stratejik altyapı yatırımlarını, sermaye piyasalarını ve dış yatırımları desteklemek için Varlık Fonu kuruluyor, Moody’s not indiriyor.
Türkiye 27 çeyrekte kesintisiz büyüyor, Moody’s not indiriyor.
Başbakan Binali Yıldırım teşvik paketi açıklıyor, Moody’s not indiriyor.
Türkiye kenetleniyor FETÖ darbe girişimini engelliyor, Moody’s not indiriyor.
Türkiye DAEŞ mevzilerini vuruyor, Suriye sınırından terör örgütlerini söküyor, Moody’s not indiriyor.
Binali Yıldırım, düşmanlarımızı azaltacağız, dostlarımızın sayısını artıracağız diyor, Moody’s not indiriyor.
Rusya’yla ilişkilerimiz normalleşiyor, Moody’s not indiriyor.
Bu nasıl not ki, Türkiye safralarından kurtuldukça notu düşüyor?
Notumuzu yatırım yapılabilir düzeye çıkardığın 2013 yılından bu yana başımıza gelmeyen kalmadı. Sen notumuzu yükselttin, Gezi olaylarıyla Türkiye’yi karıştırdılar. Notumuzu yatırım yapılabilir seviyede tuttun, FETÖ ‘nün 17/25 Aralık Hükümeti devirme planı devreye sokuldu. Sen hala Türkiye’yi yatırım yapılabilir seviyede görüyordun, bu kez 15 Temmuz darbe girişimiyle karşılaştık.
Sen yatırım yapılabilir gördüğün için Türkiye’ye yatırım falan yapılmıyor. Bilakis elimizdekileri de alıp götürüyorlar.
Bizim iktisatçılar da telaşa kapılıp kendilerini fazla üzmesinler. Zira Moody’s sıcak parayı nereye götüreceğini kendi de bilmiyor. Notu A olan ülkeler parayı negatif faizle kullanıyor. Notu B olan ülkeler içinde Türkiye’ye değil de Uganda’ya mı yatırım yapacaklar, yoksa Yunanistan’a mı? Guatemala ya da Angola’ya mı? Belki Papua Yeni Gine’ ye, olmadı Kenya’ya?Türkiye’den daha iyi seçenekleri yok denecek kadar az. Bu faizleri veren ülke zaten yok? Olsa Moody’s dur dese durmazlar…
Dünya’ya not yağıyor da Türkiye mi eksik kaldı? Hangi ülkenin notu artmış, merak ediyorum?
Oyuna gelmeyelim…
Kış dönemleri ekonomideki üretkenliğin mevsimsel etkilerle azaldığı, gıda fiyatlarının arttığı, enerji faturalarının kabardığı bir dönemdir. Bu yüzden enflasyon, döviz kurları ve faiz oranlarında nispi artışlar olabilir. Bu yüzden panik yapıp faiz lobisinin oyununa gelmeyelim.
Şimdi kredi derecelendirme kuruluşlarını IMF gibi ters köşe yapmamız mümkün. Nasıl 2008’de IMF olmadan küresel finans krizini atlattıysak, aynı şekilde derecelendirme kuruluşlarının not kırdığı dönemi de başarıyla atlatacağız. Dünyanın sonu gelmediğini hep birlikte yaşayıp göreceğiz.
Önemli olan bizim yatırımcılarımızın ülkemize karşı inancını koruması ve sorumluluğunu yerine getirmesi. Hep birlikte yarından itibaren oluşturulmak istenen havayı dağıtabiliriz. Bunun için ne yapmalıyız? Bunu da Maliye Bakan Yardımcımız Sayın Dr. Cengiz Yavilioğlu gayet iyi açıklamış:
“Darbe girişiminin finansal ve reel sektör üzerinde doğurabileceği olumsuz etkileri ortadan kaldırmak ve kredi derecelendirme kuruluşlarının doğurduğu olumsuz algıları yönetebilmek için her şeyden önce…
Demokratik kazanımların korunması mücadelesinin bir benzerinin ekonomik alanda da verilmesi elzemdir. Bu bağlamda öncelikle kamuoyunun bu konuda sürekli aydınlatılması, kırılganlıkların sürekli takip edilip, sorun yaşandığında müdahale edilmesi ve yapısal reformların ilerletilmesi gerekmektedir.
Hükümet; reel sektörü destekleyen kanun tasarı ve tekliflerini Meclis’e göndererek, teşvik ve destekleri artırarak, kamuya ait yatırımları hızlandırarak durumu iyi yönetmekte, olumlu piyasa beklentilerini güçlendirmektedir.
En önemli risk unsuru döviz kurları olarak görünmektedir. Eğer yerleşikler TL’de kalırlarsa bu risk önemli ölçüde azalacaktır. Bu anlamda TL’de kalma konusu yerli ve milli bir duruş sergileme anlamına gelmekte ve Türk toplumu bu konuda üzerine düşeni fazlasıyla yapmaktadır.
Sürecin uluslararası ayağının çok iyi takip edilmesi, kriz sırasında ve sonrasında yapıldığı gibi, yabancı yatırımcıların doğru bir şekilde bilgilendirilmeye devam edilip, özellikle doğrudan yatırımcıların ülkeye getirilmesinde gerekli mekanizmaların daha hızlı bir şekilde etkinleştirilmesi yararlı olacaktır.
Dış talepte beklenen canlanmanın yaşanmadığı, turizm gelirlerinin önemli ölçüde gerilediği bir ortamda iç talebi genişletecek politikaların çeşitlendirilerek geliştirilmesinin olumlu sonuçları olacaktır.
S&P’un not indirimi yapmasından önceki Türkiye kredi notu da yatırım yapılabilir seviyenin altında olduğu için piyasalar üzerinde sarsıcı etki doğurması beklenmemektedir. Ancak Moody’s ve Fitch’in de bu sürece dahil olarak Türkiye’nin kredi notunu düşürmeleri halinde hisse senedi, yerel tahvil ve eurotahvil piyasalarından çıkışlar olabilecektir. Bu bağlamda uluslararası derecelendirme kuruluşlarının değerlendirmelerini daha objektif yapmaları konusunda onlarla işbirliği imkânları daha da artırılmalıdır.
Bütçe disiplininden taviz verilmediği, TCMB’nin piyasada likidite sıkışıklığı yaşanmasına kesinlikle izin vermediği görüldüğünde bu kuruluşların olumlu tavır takınması olasıdır. Ancak buna rağmen söz konusu kuruluşların art niyetli değerlendirmelerinin devam etmesi halinde başka derecelendirme kuruluşlarının da (örneğin Japon kredi derecelendirme kuruluşu olan JCR) bu süreçte etkin kılınması yararlı olacaktır. ”